Galileo Galilei (1564-1642)

Galileo Galilei

“Kainat dediğimiz kitap ,yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış;harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü anlamaya olanak yoktur.”

Babası profesyonel bir müzisyen olan Galileo İtalya’nın eğik kulesi ile ünlü Pisa kentinde dünyaya geldi. Rönesanssın son döneminde yaşayan Galileo Descartes,Kepler,Shakspeare ve Francis Bacon gibi ünlülerle çağdaştı. İlme katkısı ise matematik, fizik ve astronomi alanlarında olmuştur. Aynı zamanda sanata karşı da bir yatkınlığı vardı;ut ve org çalmanın yanında güzel resim tablolarıyla dikkati çekiyordu.

Galileo öğrenimine bir manastırda başladı. Daha küçük yaşta iken kendine çeşitli oyuncaklar yaparak üstün yeteneklerini göstermiştir. O dönemde Pisa kenti iyi bir öğrenim merkeziydi. Bu durum onun yeteneklerinin gelişmesinde etkin rol oynamıştır. Babasının da yönlendirmesiyle öğrenimine tıp fakültesine başlar. Fakat hekimlikten daha çok ilgisini fizik, matematik çekmektedir. Bu arada dinlediği bir konferans üzerine geometriye büyük bir ilgi duymaya başlar ve önce kapı aralıklarından izlediği matematik derslerinin daha sonra ateşli takipçisi olur. Ne var ki ailesinin geçim sıkıntısı yüzünden üniversiteden ayrılmak zorunda kalır, özel derslerle geçimini sağlamaya çalışır. Çok geçmeden bazı buluşları sayesinde adını ilim meclislerinde duyurur ,bunun üzerine ayrıldığı Üniversite kendisini matematik okutmanı olarak çağırır.

Galileo’nun astronomi bilimine sayısız katkıları olmuştur. İlk astronomik teleskop Galileo tarafından Venedik’te yapılmıştır(1609). (İlk teleskopu 1600’lerde Lippershey adlı Hollandalı optisyen yaptı. )Sonuç olarak teleskopu gökyüzünü incelemek için kullanan ilk bilim adamıdır. Galileo teleskopuyla gökyüzünü inceleyerek o güne kadar bilinmeyen bazı yıldızları keşfetti. Venüs’ün evrelerini ve Güneş lekelerini ilk gözleyen kişidir. Galileo’nun en büyük başarısı kuşkusuz Jüpiter’in dört uydusunu tespit etmesidir. Bir diğeri de, Ay’ının hep sanıldığı gibi pürüzsüz bir nesne değil , engebeli , dünyaya benzer bir nesne oluşuydu.

Galileo yaptığı araştırmalar sonucunda Kopernik’in ve dostu Kepler’in Dünya’nın evrenin merkezi olmadığı, Dünya’nın kendisinin ve Güneş’in etrafında döndüğü görüşünü destekledi. Fakat Galileo Kepler ve Kopernik’in teorilerini destekleyerek engizisyonun tepkisini çekti. 1616 da Engizisyon önüne çağrılan Galileo istenildiği üzere Kopernik sisteminin ne sözlü ne de yazılı olarak savunmayacağını ifade ederek bağışlanmasını diler ve aldığı talimat üzere köşesine çekilerek suskunluk içersine girer. Bu arada “Dünyanın iki büyük sistemi üzerine Diyalog” adlı kitabının yazar. Kitapta bir yandan güneş merkezli sistemin doğruluğu birtakım ince tartışmalarla kanıtlanırken diğer taraftan da resmi görüşle sinsice alay edilir . Kitap beklenenden fazla ilgi görmüştür. Bu ilgi üzerine Engizisyon Galileo’yu tekrar çağırır tekrar tövbe ettirtir.

1637’de kör olunca teleskoptan uzaklaşmak zorunda kalır. Son nefesine kadar bilimsel çalışmalarına devam eder. Galileo bilime yaptığı katkıların yanında koyu taassuba ve cehalete karşı açtığı savaşla da ölümsüzleşmiştir. Kilise işlediği ayıbın ezikliğinden bugün bile tam kurtulmuş değildir.

Otuz yıl önce Bruno’yu yakarak cezalandıran Engizisyon Galileo’ya daha ılıman bir ceza verir ve ev hapsine mahkum eder. Yaşlı bilgin hayatının son döneminde iyice çökmüş bir vaziyette Floransa’da hayata veda eder.

Bunları da beğenebilirsin